Deneyimlerim ve Öğrendiklerim
Brezilya’da Gönüllü İngilizce Öğretmenliği Yapmak: Deneyimlerim ve Öğrendiklerim , 2019 yılının aralık ayı sonlarında hayatımıza yepyeni bir kavram girdi: pandemi. Sürecin başlangıcında ne olduğunu pek de anlamış, Çin’den gelen haberleri takip ederken salgının dünya genelinde bu kadar hızlı yayılacağını, uzunca bir süre evlerimize kapanmak zorunda kalacağımızı, ailemizden, arkadaşlarımızdan okulumuz ve öğrencilerimizden ayrı kalmak zorunda kalacağımızı hangimiz bilebilirdik ki? Böyle şeylerin hep filmlerde olacağını düşünürken sarsıcı bir gerçekliğin tam da merkezinde buluverdik kendimizi. Sürece uyum sağlamak elbette kolay olmadı. Bütün günümüzü kapalı kapılar ardında geçirmeye çalışmanın psikolojik zorluğuyla mücadele etmeyi öğrenirken bir yandan da bizler için en az pandemi kadar yeni bir süreç olan uzaktan eğitim sitemine uyum sağlamaya çalıştık. Zoom, Google Classroom, Microsoft Teams gibi aşina olmadığımız programları kullanmayı, sosyo-ekonomik ve kültürel hayatımızı uzaktan yönetmeyi ve yürütmeyi öğrendik. Öğrencilerimizle çevrimiçi sınıflarda kavuştuk ve pek çok teknik aksaklığa rağmen üstün bir gayretle çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim öğretim hayatlarına devam edebilmelerini sağladık.
Yaşanan olumsuzluklara rağmen pandemi süreci çevrimiçi olanakların da kapısını araladı. Evde bolca vaktimizin olduğu o günlerde pek çok insan uzaktan eğitimle çeşitli kurslara, seminerlere ve konferanslara katılma fırsatı buldu. Yabancı dil ya da yeni bir enstrüman çalmayı öğrenenlerin yanı sıra erişime açılan kütüphane ve müzeler sayesinde de kültürel birikimimiz arttı. Pandeminin en önemli katkılarından birisinin eğitime uzaktan erişimin artması olduğunu düşünüyorum. Dünyanın farklı ülkelerinden insanlar sanal ortamda bir araya gelip esnek saatlerde ve ücretsiz derslere katılabilme imkanına sahip oldular. O imkana ortak olan öğretmenlerden birisi de ben oldum.
Pandemi sürecinde yaklaşık iki yıl Brezilya’da bulunan bir sosyal yardımlaşma topluluğu ve dil okulu bünyesinde yürütülen gönüllü öğretmen projesi (Projeto Social Aviva Ingles) kapsamında yetişkin ve genç-yetişkin gruplarında İngilizce öğretmeni olarak çalıştım. Tüm yaş gruplarından öğrencilere açık olan ve İngilizce öğrenmek isteyen ancak bütçesi online derslere uygun olmayan insanlara maddi karşılık beklemeksizin gönüllü öğretmenlik hizmeti sunmayı amaçlayan proje kapsamında İran ve Yunanistan da dahil olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden öğretmenler bir araya geldik. Projenin mimarı olan deneyimli İngilizce öğretmeni ve öğretmen eğitmeni Rosineide Silvia ile bir forumda açtığı ilan sayesinde tanıştık. Kendisiyle yaptığımız mülakat sonucunda projeye kabul edildim. Kabul almamdaki en önemli etkenlerden birisi de CELTA sahibi olmamdı (bu da başka bir yazının konusu olsun).
Projeye dahil olmamın bana en büyük katkılarından birisi her ders öncesi ve sonrasında aldığım rehberlik oldu. Ders öncesinde yapmam gereken hazırlık konusunda ve materyal desteği almamın yanı sıra ders sonunda rehber öğretmenime gönderdiğim Zoom kayıtları tek tek incelendi ve performansımla ilgili dönütler aldım. İki yılın sonunda geldiğim noktada hem materyal hazırlama ve iletişim becerilerim hem de ders planı yapma ve uygulama yöntemlerim oldukça gelişmişti. Profesyonel ve tarafsız bir ekip tarafından değerlendirilmek bana mesleki anlamda hayatımın en iyi deneyimlerinden birisini kazandırdı. Asenkron ve ters yüz öğrenme uygulamaları konusunda tecrübe edindim ve edindiğim tecrübeleri eş zamanlı olarak Türkiye’deki öğrencilerime de uygulayarak pekiştirme fırsatı yakaladım. Buradaki gönüllü öğretmenlik deneyimim daha sonra başka platformlardaki gönüllülük süreçlerimin de önünü açtı. Öğrencilerimin yabancı dil öğrenme konusundaki istek ve azimleriyse mesleki anlamda beni en çok tatmin ve mutlu eden etken oldu. İmkansızlıkları bahane etmeden ve yılmadan ellerinden geldiğince dersleri takip ettiler.
Becerilerim arttıkça ve öğrencilerimle kaynaştıkça Brezilya ile aramızdaki altı saatlik fark bile gözümde büyümez oldu. Yalnızca mesleki değil, kültürel ve insan ilişkileri açısından da karşılıklı olarak birbirimizi beslediğimiz bir süreç oldu. Brezilyalılar da bizim gibi dokunarak iletişim kurmayı çok seviyor. Sıcakkanlı ve duygusal insanlar. Pandemide en çok zorlandıkları şeyin sevdiklerine sarılamamak olduğundan dem vururlardı. Türkiye’yi seviyor ve merak ediyorlar. Türk dizilerini takip ediyorlar. Hatta bir tanesi bana Sultan’ı (Meryem Uzerli) tanıyıp tanımadığımı bile sormuştu. “Turkish kebap” burada da mutfağımızın en sevilen yemeği ve şaşırtıcı gelebilir ama Sao Paulo’nun en işlek caddesi olan Paulista’da zincir kebap lokantaları varmış. Portekizce ve Türkçe de aramızdaki gönül bağını kuvvetlendirmeye yardımcı oldu.
Dünyanın dört bir yanında birilerinin desteğini bekleyen insanlar var. Zor zamanlar dünya dönmeye devam ettikçe hep var olacak. Ancak bu zorlukları mesafeleri bahane etmeksizin aşabilmek yine bizim elimizde. Ben en başında girdap gibi gelen bu sürecin birbirinden kilometrelerce uzakta olan iki ülke arasında bir köprü kurulmasına vesile olabileceğini hiç düşünmemiştim. Harika insanlar tanıdım, mesleki becerilerimi geliştirdim. Yaşadığım manevi tatmin duygusunu ise tarif edebilmem mümkün değil.
Yazımı birkaç tavsiye ile bitirmek isterim. Mesleki anlamda bazı fırsatları yakalamak istiyorsanız edineceğiniz hiçbir tecrübeyi küçümsemeyin. Elinizden geldiği kadar araştırmacı ve katılımcı olun. Alabildiğiniz kadar eğitim alın; heybeniz dolu olsun. İyi bir CV iyi kapıların anahtarıdır. Bazı deneyimler oldukça yorucu olabilir. Uykusuz geceler, uzunca süren hazırlık dönemleri gözünüzde büyüyebilir. Korkmayın. Tecrübeniz arttıkça işinizi seveceksiniz, sevdikçe motivasyonunuz artacak. Öğrenmekten, eleştirilmekten ve yardım almaktan kaçmayın. Güç sizinle olsun.
Yağmur KILIÇ (ELT) /Öğretmen
Daha fazla blog yazısı okumak için buraya tıklayın.
Merak ettiklerinizi ve sormak istediklerinizi yorum kısmına bırakabilirsiniz.
Bizi takip etmeyi unutma!
-Instagram, Facebook, Twitter, Telegram, Whatsapp Duyuru Kanalı