• awesome images Güncelleniyor...
  • info@eplusturkiye.org
  • Anasayfa
  • Şimdi Değilse Ne Zaman? Napoli - Erasmus+Türkiye

Herkese selamlar. Uzun bir aradan sonra tekrardan burada yazı yazıyor olmak haftalar sonra sabah ayazında yola çıktığım bisiklet antrenmanlarındaki gibi heyecanlı ve mutlu hissettiriyor. Eğer bu betimlememden içinizde bir his oluşturamadıysam sizi acilen gün doğumunda spor yapmaya davet ediyorum :).

Size bu yazımda İspanya yolculuğumdan sonra hayalini kurduğum, üzümlü kekim olan İtalya maceramı anlatacağım. Yaklaşık bir haftalık proje dahilinde gittiğim seyahatimin proje kısmındansa yolda yaşadığım olaylardan, neler yaptığımdan, nelerle karşılaştığımdan bahsedeceğim. Hazırsanız gelsin İtalya macerasıı…

Öncelikle yolculuğumu projeden 3 gün önce ve sonra olacak şekilde planladım. Uçaktan feribota, otobüsten trene tüm ulaşım araçlarını kullandım. Bilmiyorum, bazıları için çok yorucu olabilecek bu yolculuk benim için fazlasıyla eğlenceliydi. “Şimdi değilse ne zaman?” mottosuyla yola çıktığımdan beri birçok şeyi deneyimledim ve şu ana kadar deneyimlediklerimi gözden geçirdiğimde de doğru yolda olduğumu hissediyorum. Doğru veya yanlış, bunun cevabını tabiki zaman verecek :))

SOFYA EKSPRESİ

Yola, yaşamakta olduğum dünyadaki tüm tezatlıkları aynı anda barındırabilme potansiyeline sahip olan şehir “İstanbul’dan” başladım. 28 Haziran akşamı saat 20.45’te Sofya ekspresi ile önce Sofya’ya varacak ardından varış noktam olan Napoli’ye uçakla geçecektim. Kuşetli olarak (oturduğumuz yerler aynı zamanda yatağa dönüşebiliyor) yolculuk ettiğim için fazlasıyla konforlu geçtiğini söyleyebilirim. Tren yolculuklarını her zaman sevmişimdir ama Türkiye’deki trenler gerçekten çok âtıl kalmış hissettiriyor, umarım daha fazla yatırım yapılır ve daha ucuza, kaliteli bir yolculuk deneyimleme şansımız olur.

Bu arada neden böyle bir rota seçtin derseniz, Sofya’dan diğer Avrupa şehirlerine (Sofya – Napoli biletini 10€ almıştım) çok daha ucuza bilet bulabilirsiniz.

Trenle ilgili kısa birkaç bilgi verecek olursam: Trende su dahil herhangi bir şey satın alabileceğiniz bir yer yok, bu yüzden yanınıza bolca yiyecek içecek şeyler alın, sınıra gelmeden önce harç pulunuzu almanızı tavsiye ederim, orada gece yarısı uğraşmayın. Şehir merkezine gitmeden önce havaalanına doğrudan geçmek istiyorsanız kompartımandaki yetkili abi’ye söyleyin (beni havaalanından 1 metro durağı uzaklığındaki bir yerde indirdi ve neredeyse 5dk içinde havaalanına varmıştım). Metroya binerken bilet almanıza gerek yok direkt temassız kartınızla ödeme yapıp (0.7€) turnikeden geçebiliyorsunuz. Ve en önemlisi eğer benim gibi Sofya’dan uçakla başka bir yere aktarma yapacaksanız kesinlikle uçak saatini 4 – 5 saat sonrasına alın (örneğin benim bindiğim tren 9’da varması gerekirken 2,5 saat rötarlı olarak 11.30 da varmıştı).

AMALFİ

Tren macerasından sonra uçakla Sofya’dan Napoli’ye geçtim. Napoli’ye geldiğimde direkt havaalanından şehir merkezine geldim. Projedeki haftalık takvime göz attığımda bir gün Napoli’de gezmeye ayrılmıştı bu yüzden şehir merkezini gezmektense bir tık uzağa Amalfi’ye geçmeye karar verdim. Önce trenle yaklaşık 40dk süren bir yolculukla Salerno’ya vardım. Salerno sakin,deniz kenarı ufak bir şehir. Saat 18 gibiydi ve Amalfi’ye gidecek otobüs en son 21.30 da olduğu için o saate kadar sahilde vakit geçirdim. Aylardır denize olan hasretimi sonlandırmak için güzel bir fırsattı :). Yaklaşık 3 saatimi sahilde geçirdikten sonra durağa geldim ve otobüs için beklemeye başladım. Bu arada otobüsler için herhangi bir bilet makinesi yok ve şoförler de bilet satmıyor. Yakınlardaki restoran veya büfe tarzı yerlerden biletinizi 2.40€ ‘ya alabiliyorsunuz. Otobüse bindiğimde hava kararmış, 2 gündür yolda olmanın verdiği yorgunluk çökmüştü. Birkaç yolcu dışında kimse de yoktu. Yollar da o kadar virajlı ve dardı ki otobüs şoförünün sürekli selektör ve kornaya basmasıyla yola devam ediyorduk. Tabii o sırada aklımda olan düşünce indiğimde tam olarak nerede uyuyacağımdı 🙂

Amalfi, Napoli’nin Alaçatısı gibi bir şey diyebiliriz. Fazlasıyla pahalı ancak bir o kadar da güzel bir yer. Ben özellikle geceyi Amalfi’de geçirmekte başta tereddüt etmiştim. Ancak daha önce de sokakta sabahladığım için böyle güzel bir yerde güvenlik anlamında problem yaşayacağımı düşünmüyordum. (Neden konaklamayı farklı bir şekilde çözmedin diye soracak olursanız fırsat-maliyet ikilemi diyebilirim).  Amalfi’de, bir kilisenin avlusunda uyuma tecrübesini de yaşadıktan sonra sabah 5 gibi gün doğumunu izlemek için batısına doğru biraz yürüdüm.

Gün Doğumu ve Avlusunda Uyuduğum Kilise 🙂

Şöyle bir gün doğumunu izledikten sonra Positano’ya geçmek için otobüse binmek üzere kasabanın merkezine doğru yol almaya başladım. Sabah 7.15 teki otobüse binmek için bilet sorduğumda ne çevrede ne de şoförlerde bilet vardı. Bu yüzden şoför de direkt bana gel gel işareti yapınca Amalfi- Positano arasını ücretsiz bir şekilde geçmiş oldum.

POSİTANO

Positano, Amalfi’nin kardeşi diyebiliriz, hatta o sahil şeridindeki çoğu yer birbirine benziyor. Dik bir yamaç, o eğime rağmen küçük küçük rengarenk çiçeklerle süslenmiş harika bir deniz manzarasına bakan evler. Zamanım olsa Positano ’da bir gün boyunca kalmak isterdim :(. Denizi nasıl diye soracak olursanız Amalfi’nin batısı ve doğusunda plajlar var. Ancak doğrudan kasabanın merkezinde yüzebileceğiniz bir yer yok. Positano’da böyle bir imkânınız var. Paralı plajların yanında public plajlardan denize ücretsiz olarak girilebiliyor.

Harika bir manzara ve yalnız yolculuk etmenin getirdiği derin düşüncelerle beraber Napoli’ye dönmek için önce Sorrento’ya ardından trenle Napoli’ye geçtim. Steinbeck bir makalesinde Positano için : “Orada olduğunuzda bu büyülü yerin farkına varmak imkânsız gibi, ancak ayrıldığınızda sürekli aklınıza gelecek ve o zaman büyüsünü hissedeceksiniz”. Buna şu anda kesinlikle katılıyorum :))

NAPOLİ

Geldiğimde öğleden sonraydı ve proje yerine giden son trende saat 19.40’taydı. Trenden indikten sonra başladım Napoli sokaklarını gezmeye. İlk izlenimlerimden birisi Napoli şehir merkezi gerçekten bir kaos. Şahsen daha sakin bir şehir beklerdim ama çılgın bir motorcu kitlesi ve gürültüsü var. İnsanların çoğu şehrin eğiminden kaynaklı olarak motorlu taşıt kullanıyor. Bu yüzden de sürekli bir koşuşturmaca var hissiyatı oluşuyor. Şehrin belli başlı yerlerini gezdikten sonra güzel bir pizza yemek için mola verdim. Eee artık gerçek bir İtalyan pizzası yemenin vakti de gelmişti. Napoli’nin dar sokaklarından birinde şirin bir pizzacıda yemek yedikten sonra projenin yapılacağı yere gitmek için tren istasyonuna geçtim.

Bu arada gittiğim neredeyse tüm müze ve galerilerde öğrenci bileti vardı ancak sadece Avrupa Birliği ülkelerinden birinden vatandaşlığı olanlar için geçerli. Bu yüzden yetişkin bilet almak zorunda kaldım ve fiyatları genellikle 5-15€ aralığında.

PROJE SÜRECİ

Proje’nin yapıldığı yer her ne kadar şehir merkezinden uzakta olsa da (bence böyle lokasyonların seçilmesi proje sürecinin kesinlikle daha verimli geçmesini sağlıyor, şehirden uzak olduğu için sıkıcı olur vs. gibi düşünceleriniz olmasın sakın) gayet huzurlu, sakin, şirin bir konaklama yeriydi.

8 ülkeden 32 katılımcı olarak proje süresince; girişimcilik, start-up, freelance gibi kavramları, dijital araçlar, iş canvası oluşturma, iş fikrinin nasıl bulunduğu, wordpress ile bir sitenin nasıl kurulduğu gibi konularda workshoplar gerçekleştirildi.

Şahsen ekonomi bölümü öğrencisi olarak gelecekte gerçekleştirmek istediğim hedeflerimle doğrudan bağlantılı olan böyle bir projede katılımcı olmak diğer projelerimle kıyasladığımda benim için fazlasıyla daha verimliydi. Böyle bir fırsattan yararlanmamı sağladığı için Martı Gençlik Derneğine teşekkür ediyor ve buraya instagram hesabını bırakıyorum. Sık sık projeler gerçekleştiriyorlar ve ayrıca Antalya çevresinde güzel işlere imza atıyorlar.

Artık bundan sonrası eğitim kursu süresince öğrendiğim teorik bilgileri pratikte kullanmama bağlı. Ne demiş Konfüçyüs: “Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.”

DÖNÜŞ YOLCULUĞU – MİLANO

Proje sonrası dönüş için sabahın 5’inde yola çıktık. Dönüş rotam da tabiki geldiğim gibi biraz uzun sürdü :)).

Önce Napoli’den Milano’ya geçtim. Milano’da yaklaşık 10 saat geçirsem de gerçekten güzel bir şehir. Her şey birbirine fazlasıyla uyumlu ve huzurlu ancak pahalı bir şehir. Diğer uçuşum ertesi gün sabah olduğu için daha önceki bir projemde, Münih’te, tanıştığım Stefano ve Sofi ile buluşmak için Milano’nun kuzeyinde yer alan İsviçre sınırına 20km uzaklıkta olan Domodossola şehrine geçtim. Keşke kalmak için daha çok vaktim olsaydı, sadece birkaç gün daha…

Ertesi gün saat 5.55’teki trenle önce Milano şehir merkezine daha sonra da Bergamo havalimanına geçtim. Sabah tren garına gittiğimde asıl binmem gereken trenin iptal olduğunu görünce de ayrıca gerilmiştim, çünkü 1,5 saatlik yolu yaklaşık 2.5 saatte gittim ve uçağı kıl payıyla yakaladım.

ATİNA – CHIOS – “ÇEŞME”

Milano’dan Atina’ya geçtim ve Atina’da yaklaşık 7 – 8 saat vakit geçirdim. Daha önce de geldiğim için gezmektense vakit geçirmekten keyif aldığım birkaç mekâna gidip akşam bineceğim gemiyi beklemeyi tercih ettim. Şimdi soracaksınız hala eve varamadın mı 😀 Merak etmeyin, sadece 2 feribot sonrası evde olacağım :)).

Atina’dan önce Sakız adasına geçtim. Atina’da bindiğim geminin fiyatı normal de 48€. Ancak eğer üniversite öğrencisiyseniz ve ISIC kartınız varsa yarı fiyatına (24€) bilet alabiliyorsunuz. Eğer yaz ayı süresince Yunan adaları planınız varsa bunu kesinlikle aklınızda bulundurun! Geminin belirli bir kısmı sadece ekonomi bileti alanlara ayrılmış. Çoğu insan yerde yatmak için mat vs. de getiriyor. Her ne kadar konforlu gözükmese de bence çoğu gemi yolculuğundan daha iyidir diye düşünüyorum. Sabahki gün doğumundan sonra zaten her şey 2 kat daha güzel gözükmeye başlamıştı :).

Sakız adasına vardıktan yaklaşık 1 saat sonra Çeşme’ye daha sonra da eve geçtim (sonunda :). Sakız adasında vakit geçirmek için istesem gemi saatini kaydırabilirdim. Ancak yorgunlukla beraber başka bir zamana bırakmak istedim.

Şimdi yazarken net olarak fark ettim ki bence yola çıkmak her zaman hedefe varmak değil, süreçten de keyif almak gerekiyor. Tekrardan iyi ki böyle bir rota yapmışım diyor ve burada cümlelerime son veriyorum. Hayal kurmaya ve harekete geçmekten asla vazgeçmiyoruz değil mi sevgili okur. Ne demiştik, şimdi değilse ne zaman?

Seyahatlerim hakkında daha fazla yazıya ulaşmak için buraya tıklayın.
Merak ettikleriniz ve sormak istedikleriniz yorum kısmına bırakabilirsiniz.

Yazar: Salih DURMUŞ

6 Replies to “Şimdi Değilse Ne Zaman? Napoli”

  • Bora yılmazsönmez

    28 Tem 2022

    Çok güzel faydalı bir yazı olmuş elinize sağlık👏. Uzun bir süredir yazmayınca bıraktınız sanıp çok korkmuştum yazılarınızın devamını dilerim

    İlayda Akarsu

    28 Tem 2022

    Yine Salih ve yine uzun bir yolculuk enerjine sağlık dostum 👌 Bu yazında en az senin kadar eğlendim yaşadıklarını bize çok güzel aktarmışsın eminim bir çok kişi için ilham kaynağı olur 🤍

    Korcan Taneri

    29 Tem 2022

    Çok detaylı, hatta edebi ve güzel bir yazı olmuş. Enerjisi yüksek ve keşfetmeyi bir hayat felsefesi haline getirmiş insanların deneyimlemesi gereken bir seyahat tarzı. Tebrikler 👏

    İskender Ersoylu

    29 Tem 2022

    Sevgili Salih, gerçekten ne kadar nev-i şahsına münhasır bir insan olduğunu, yazdıkların ve yaşadıklarınla bizlere gösteriyorsun. Okurken oldukça keyifli dakikalar yaşadığım bu yazında, hem senin dünyaya, yeni yerlere ve insanlara olan meraklı ve maceraperest ruhunu hem de yeni serüvenini görmüş olduk. “Merak” kelimesi gerçekten seninle özdeşleşen bir kelime. Hazırlık sınıfında, henüz ilk dersimizde, kişisel özelliklerimizle ilgili konuşurken (speaking yaparken) meraklılık özelliğinden bahsetmiştin. Kesinlikle seni tanıdıkça ve anılarını buradan okudukça kanaat getiriyorum buna 🙂 Bu merakın sadece yeni yerler keşfetmek ve gezmekle sınırlı da değil. Tıpkı yazında dediğin gibi anı yaşayarak, maceralar edinerek, yeni insanlar kazanarak daha da güzelleşiyor. Kilise kalmandan tut, yolculuk anıları, birçok ulaşım aracında geçirdin saatler hepsi yolu çeşitlendiren ve güzelleştiren faktörler. Ve bunları bizlere en samimi dilinle yansıtman, yazmayı da yolculukların gibi ne kadar çok sevdiğini gösteriyor. Sevgili dostum, yüreğine ve emeğine sağlık. Bu ilgin ve ideallerinden asla vazgeçme. Ve bizi de bu serüvenleri okumaktan da mahrum bırakma :))

    Mustafa Cabi

    29 Tem 2022

    Ben doğru yolda kaybolmuş kişi görmedim derken haksız değilmiş düşünür… Yolun açık, heyecanın daim olsun…

    Lozan Yılar

    06 Ağu 2022

    Mükemmel bir yazı, hemen Napoli’ye bilet bakıyorum. Yazılarının devamını bekliyorum.

Yorum Yap