Prag: Erasmus’ta Masal Gibi Bir Şehir
Erasmus maceramın başladığı andan itibaren aklımda tek bir soru vardı: “Prag nasıl bir yer acaba?” Filmlerden gördüğüm gotik yapıları, köprüleri ve sokaklarıyla beni büyüleyeceğine emindim ama buraya gelince bu şehrin sadece fotoğraflarda güzel olmadığını anladım. Prag, ruhuyla yaşıyor!

Geldim, Gördüm, Gülmekten Kırıldım
Prag’a iner inmez Erasmus grubumla tanıştım. Hepimizin dilinde aynı cümle: “Acaba bu şehirde ne tür çılgın maceralar yaşayacağız?” Daha ilk haftadan ünlü Charles Köprüsü’nde grup fotoğrafları çekerken, yanımdaki arkadaşım selfie çubuğunu Vltava Nehri’ne düşürdü. Tüm grubun kahkahaları arasında, Prag’ın bize harika bir macera vadettiğini anlamıştım!

Gotik Estetik ve Modern Eğlence
Prag sokaklarında yürümek, zamanda yolculuk yapmak gibi. Bir an gotik katedrallerin gölgesindesiniz, sonra kendinizi şehrin en hipster kafelerinde buluyorsunuz. Erasmus’un verdiği özgürlükle bu kafelerde saatlerce oturup kahve içebilir, ardından eski şehirde yürüyerek turistlerle dolu meydanlarda kaybolabilirsiniz. Astronomik saat kulesi her saat başı ilginç bir şov yapıyor; her seferinde durup izlemek zorundayım! Birkaç defa arkadaşlarıma “Saat kaç?” diye sormak yerine direkt kuleye bakarak öğrenmiş oldum.

Kulüplerin Şehri: Gece Hayatı Başlasın
Eğer Prag’a gelip de gece hayatına dalmazsanız, Erasmus’un altın kuralını bozmuş olursunuz! Şehirdeki en çılgın partilere ev sahipliği yapan Karlovy Lazne adlı kulüp tam bir efsane. Oraya ilk gidişimizde beş katlı bir binada her katın farklı bir müzik türüyle dolu olduğunu görünce şaşkına dönmüştüm. House müzikten 80’ler diskosuna, bir katı bitirip diğerine geçerken Erasmus arkadaşlarımla çılgınca dans ettik. Sabaha karşı şehrin muhteşem gün doğumunu izlemek için köprülere çıkmak ise Prag’daki “yeni favori ritüelim” oldu.

Prag’da Yaşamak: Erasmus’un Büyüsü
Bir Erasmus öğrencisi olarak Prag’da yaşamak, şehrin sunduğu tüm güzelliklere bir adım daha yakın olmak demek. Gündüz Vltava kıyısında oturup manzarayı izlerken, akşam Prag Kalesi’nin etrafında yürüyüşe çıkmak benim rutinim oldu. Fakat en çok sevdiklerimden biri, şehirdeki küçük gizli barlar. Erasmus arkadaşlarım ve ben her hafta başka bir “saklı hazine” keşfetmeye çıkıyoruz. Bu barların her biri, Prag’ın enerjik ve farklı kültürlere açık yapısını bir kez daha gösteriyor.

Yemekler ve Bira: Burası Bir Cennet!
Prag’da hayatın tadını çıkarmak deyince akla ilk gelen şeylerden biri, şüphesiz Çek birası. Prag, dünyaca ünlü biralarının yanı sıra geleneksel yemekleriyle de bizi mest etti. Gittiğim her restoranda devasa porsiyonlar karşısında şaşkına dönüyordum. “Gulaş” ve “trdelník” denemeden Prag’dan ayrılmak, büyük bir hata olur! Erasmus öğrencisi olmanın güzelliği, her bütçeye uygun yerler bulabilmek. Uygun fiyatlı yerel biralar ve atıştırmalıklarla Prag’da keyif sürmek çok kolay.
Sonuç: Prag, Erasmus’un Gerçek Başkenti
Erasmus benim için hayatımın en güzel dönemiydi, ama Prag bunu bambaşka bir seviyeye taşıdı. Her köşede bir sürprizle karşılaşmak, farklı kültürlerle tanışmak ve bir yandan da sonsuz eğlenceyi yaşamak… Eğer Erasmus yapmayı düşünüyorsanız, Prag’ı asla göz ardı etmeyin! Bu şehir size sadece bir eğitim dönemi değil, hayatınızın geri kalanında unutulmaz anılar bırakacak.
Yazar: Umut Utku Akça
Daha fazla blog yazısı okumak için buraya tıklayın.
Merak ettiklerinizi ve sormak istediklerinizi yorum kısmına bırakabilirsiniz.
Bizi takip etmeyi unutma!
-Instagram, Facebook, Twitter, Threads, Telegram, Whatsapp Duyuru Kanalı